Nüket Aşkın, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nda, Osmanlı Arşivi, Cumhuriyet Dönemi Arşivi, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Tarih Arşivi, Dışişleri Türk Diplomatik Arşivi’nde ve Milli Kütüphane’de aylarca süren araştırmalarının ardından kitabı yazdı. 328 sayfa kitapta, aralarında ilk kez gün ışığına çıkan Mustafa Kemal Atatürk, Makbule Hanım ve Zübeyde Hanım’a ait mektup ve fotoğrafların da olduğu 165 kaynak ve belge yer aldı.
‘Çocuk Makbuş’, ‘Savaş yıllarındaki genç Makbule’, ‘Cumhuriyet yıllarındaki Makbule Hanım’ ve ‘Atatürk’ün vefatı sonrası Makbule Atadan’ olmak üzere 4 bölümden oluşan kitabın kapağında Makbule Hanım’ın 1927’de Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı merdivenlerinde elini öperken çekilen fotoğraf yer aldı.
Kitapta Atatürk ve Makbule Hanım’ın çocukluğu, Atatürk ile İsmet İnönü arasındaki anlaşmazlıklar, Makbule Hanım’ın yaptığı iki evliliğe ilişkin bölümler yer aldı. Kitapta, Mustafa’nın yaralı halde bulduğu karga ile kurduğu dostluğun anlatıldığı bölüm de dikkat çekti.
“KELİME KELİME TARAYARAK BU KİTABA ULAŞTIM”
Nüket Aşkın, kitabın Makbule Hanım hakkında yazılmış ilk eser olduğunu söyleyerek, “Böyle önemli bir tarihi şahsiyetin hayatını ele alan bir kitabı yazmaktan büyük mutluluk duyduğumu söylemeliyim. Gerçekten de hakkında da yazılan ilk kitap. Atatürk’le daha fazla anılan Fikriye Hanım ve Latife Hanım’a ait daha fazla bilgiye rastlıyorsunuz; ama Makbule Hanım için doğru ve gerçek bilgiye ulaşmanız için gerekenin belki 5 katı bir efor harcamanız gerekiyor. İğneyle kuyu kazmak gibi. Yüzlerce Atatürk kitabının satır aralarında Makbule Hanım’ı aradım. Salih Bozok’un anılarıyla ilgili üç farklı kitap taradım. Üç kitaptaki yüzlerce sayfa arasından sadece bir kelimeyi kullandım; ‘Salih Bozok’un oğlunun Makbule Hanım’a ‘Hala’ diyor olması.’ Kelime kelime, cümle cümle yapılan taramalarla bu kitaba ulaştım. Bundan yaklaşık 14 yıl önce başlayan bir çalışmaydı bu. Son bir yıl daha da yoğunlaştım ve gerçekten içime sinen bir eser çıktı ortaya. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Osmanlı Arşivi, Cumhuriyet Dönemi Arşivi, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Tarih Arşivi, Dış İşleri Türk Diplomatik Arşivi’nde belge taramaları yaptım. Aylarca Milli Kütüphane’de süreli yayınlar ve kitapları inceleyip Türk Tarih Kurumu’nda da yine kitap ve belge taramaları gerçekleştirdim. Kütüphanede görevli arkadaşların ‘Sizi bir arkeoloğa benzetiyoruz. Bu kadar eski, unutulmuş kaynaklar arasında kim bilir neleri, kimleri gün yüzüne çıkartıyorsunuz’ sözleri unutamayacağım anlardan oldu” dedi.
“MAKBULE HANIM ÇOCUKLUK GÜNLERİNE ÖZLEM DUYUYOR”
Makbule Hanım’ın herkes gibi doğruları, yanlışları, güçlü ve zayıf yanları olduğunu söyleyen Nüket Aşkın, “Kitap, sizi duygudan duyguya sürüklüyor. Şaşırdığınız, kızdığınız, duygulandığınız bölümler art arda geliyor. Ben mümkün olduğu kadar bu duyguları üzerimde taşımamaya gayret ederek, Makbule Hanım’ı yargılamalardan uzak, anlamaya çalışarak kitabı yazdım. 5 yaşında babasını kaybetmiş, ağabeyini baba yerine koymuş, ona hayranlık duyan, kimselerle paylaşamayan bir kız çocuğunu anlamak da çok zor olmadı aslında. Makbule Hanım’ın 71 yıllık hayatını dört bölümde ele aldım. 4 bölümde de karakter aynı ama yaşadıkları ve duygu durumları birbirinden çok farklı. Makbule Hanım hayatının her döneminde aslında ağabeyi ile birbirlerine en yakın oldukları çocukluk günlerine özlem duyuyor” diye konuştu.
“AĞABEY ATATÜRK’Ü TANIDIM”
Farklı bir Atatürk ile tanıştığını da vurgulayan Aşkın, “Ağabey Atatürk’ü tanıdım. Yeri geldiğinde şefkatli, yeri geldiğinde otoriter. Kardeşine kardeşi olduğu için asla bir ayrıcalık tanımayan adaletli bir ağabey. Ama kimi zaman yanında olamasa dahi uzaktan uzağa daima eli üstünde, kardeşini sarıp sarmalayan, koruyup kollayan ancak hatalarına da müsamaha göstermeyen bir ağabey. Gerçekten Atatürk’ün çocukluğunu bilmediğimizi fark etmek beni sarstı. Daima siyasi ve askeri dehasına, başarı ve zaferlere odaklandığımız bir liderin çocukluğuna dair karga kovalama dışında bir bilgimiz yok. Evet karga kovalıyor bir iki kere; ama çocukken en büyük dostluğu da ‘Hacı’ ismini verdiği bir kargayla yapıyor. Yine edindiğim kaynaklardaki satır aralarında beni etkileyen bölümlerden birisi Zübeyde Hanım’ın Atatürk için söylediği ninnilerdi. Çocukluğundan çok etkilendim. Makbule Hanım’ın eşi Mecdi Boysan’ın Başbakan Hasan Saka’ya yazdığı ve eşini şikayet eden mektuptan çok etkilendim. Fikriye Hanım ile Atatürk’ün birbirlerine yazdıkları şiirlerden etkilendim. Bir de final bölümünden. Makbule Hanım’ın vefatından hemen önceki son sözleri; ‘Ağabeyime haber verin, gelsin beni aldırtsın’ diyor. Tam olarak 71 yıllık hayatın özeti. Ağabeyine danışmadan hareket edemeyen Makbule Hanım, ölmeden önce de ona haber verilmesini istiyor. Çok etkilendim” ifadelerini kullandı.